Çarşamba, Eylül 03, 2008

Ramazan Ayı'ndaki gıda reklamları ve tüketici davranışları...




Yazının başlığı her ne kadar bir pazarlama öğrencisinin üniversite tezi gibi görünse de, aslında çok basit durumu tespiti yapma amacını taşıyor. Ramazan Ayı geldiğinde her yerler ama her yerler hazır gıda ürünleri, restorant reklamları ve otel menüleri, iftar programları gibi başlıkları taşıyan yüzlerce reklamla dolup taşmaya başlar.

Televizyon ekranları daha önce adını hiç bilmediğimiz, market raflarında görmediğimiz zeytin, peynir, reçel, bal, sucuk, salam, vs... reklamlarıyla dolup taşar. İşin ilginç yanı bu gördüğüm markayı marketten almaya kalsam bulmam mümkün değil, çünkü benim yaşadığım yerdeki marketlerin hiç birinde bulunmaması önemli bir engel tabii buna. Televizyona reklam verenin Türkiye'nin her yerinde aşağı yukarı bulunuyor olması temel bir gereklilik.

Bir de hafta sonu gazetelerin içinden fışkıran ve gazetele sığmayan marketlerin insertleri beni çok güldürüyor. Sonra şunu düşünmeye başladım. Acaba Ramazan geldiği dönemde oruç ibadetini yerine getirenler birden bire tüm tüketim alışkanlıklarını değiştirip, birden kıtlıktan çıkmış insanlara mı dönüşüyor. Ramazanda yemek ve gıda sektörü tavan mı yapıyor, insanlar Gustav kasırgasına yakalanmış gibi evlerine stok mu yapıyorlar?

Benim gözlemlediğim kadarıyla hayır. Özellikle son yıllarda il olarak Ali Kırca'nın bir trend olarak imzaa attığı, ana haber bültenlerinin hepsinde gördüğümüz "Ramazan fırsatçıları - Ramazan zamları" haberlerinden sonra zaten insanlar bir kalıp beyaz peynir almaktan uzak bir hayat sürmeye başladıktan sonra.


Bugün Taraf Gazetesi'nde yer alan haber düşüncelerimi doğrular nitelikteydi. Real Hipermarketleri Genel Müdürü Kubilay Özerkan, Ramazan'ın ilk iki gününde geçen yıla oranla yüzde 10'a yaklaşan azalma olduğunu söylemiş. 2008 yılı içinde perakende sektörü yüzde 20'lere varan daralma yaşadı. Bu daralmanın Ramazanda birden ortadan kalkacağını düşünmek büyük iyimseklik olurdu zaten.

O zaman bu reklamların çıldırmasının ne alemi var. Bütün gün televizyonda milletin gözüne bu gıda ürünlerini vurmakta nasıl bir mantık var, markalar için ne gibi bir yarar var bilemiyorum.

Son olarak bu markalar arasında 11 ay yatıp iletişim yapmayıp, Ramazan geldiğinde televizyon reklamıyla bütün işleri yoluna koyacağını, satışlarını patlatacağını düşünen Kobi zihniyetine ne kadar güldüğümü söylemeliyim. Bu reklamların ardından istedikleri satışa ulaşamayınca da başarısızlığı reklam şirketi üzerine atmaları ayrıca ilginç. Ama kimse de onlara iletişim sürekli, düzenli ve tutarlı bir şekilde yapıldığında işe yarayan bir şeydir. Sadece Ramazan'da verdiğin 5-10 reklamla çözebileceğin bir sorun değil.

Neyse ben merakla ve keyifle bu reklamları, ilanları izlemeye devam edeceğim.

Hayırlı Ramazanlar

Hiç yorum yok: