Pazar, Eylül 24, 2006

Rezaletin reklam değeri


Türk cinliğinin ve oldu bitticiliğinin uluslararası yansımasını ve bunun sonucunda aldığımız cezayı geçtiğimiz hafta hepimiz izledik. FIA Mehmet Ali Talat’ın kupa vermesine cezayı kesti. 5 milyon dolarcık canım, ne var, biz 10 dakika dünya televizyonlarına reklam yaptık ya o bizim avunmamıza yetiyor. Ben bu dakika ve saniyelerle dünya televizyonlarında yayınlanan görüntülerin reklam eşdeğerini hangi aklı evvel hesaplıyor çok merak ediyorum. Televizyonda her görünen işin reklam değeri var mıdır? Belbim genel müdürü Adnan Şahin geçtiğimiz hafta çaydan geçirme olayı ile gündeme geldi. Adamı görevden aldılar. Şimdi Adnan Şahin kendini şöyle avutabilir mi? “Ben günlerce gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında haber oldum. Şu kadar sayfa, şu kadar dakika bana yer verdiler. Bunun reklam değeri 50 milyon dolar.”

İçerik ve itibarın önemi

Burada içerik önemli değil mi yani? Bütün dünya seni bir çuval inciri berbat ederken, F1 gibi çok çok kıymetli bir organizasyonu elinize yüzünüze bulaştırırken seyredince sanıyor musunuz ki bu reklam değerlerinin bir önemi var? Yok, ne kendinizi ne de halkı böyle saçma sapan, iletişim dünyası içinde yeri olmayan mavallarla kandırmaya kalkmasın. İletişim fakültesinde halkla ilişkiler ve reklam okuyan öğrenciler bile inanmaz size. Siz dua edin bu F1 daha yeni geldi memlekete. Yoksa Türkiye çoktan yarış takviminden çıkartılırdı. Zaten bize verilen 7 yılın 2 yılı geride kaldı. İzleyici sayısı dünya ortalamasının çok altında. Bizim 7 yıl boyunca F1 yarışları yapmamız böyle giderse hayal olacak. Hem de bir daha sonsuza dek rüyamızda bile göremeyeceğimiz bir hayal. Bakın Antalya’dan Rally Şampiyonası’nı nasıl kaldırı verdiler. Rifat Bey, spora siyaset bulaştırmaya uğraşacağınıza Gold tribüne 4 biletle 10 kişinin nasıl girebildiğinin cevabını verin.

Hiç yorum yok: